mizahgastesi bardak
Derleme

Ayrımcılığı Konu Edinen 5 Harika Film

Giderek globalleşen dünyada yavaş yavaş sınırların azaldığını ve insanların birbirlerini daha iyi anladığını zaman zaman hissetmişsinizdir. Bu ortamın oluşmasında internetin inanılmaz bir katkısı olduğu aşikar. Bu derlemede sizlere, ayrımcılığı iliklerinize kadar hissettirecek ve birleşen dünyanın empatisine muazzam katkıda bulunabilecek beş filmi kronolojik olarak sunuyoruz. Şimdiden iyi seyirler!

Life is Beautiful (1997)

İkinci Dünya Savaşında baba ve ufak oğlu nazi kampına gönderilir. Anne de başka bir bölgeye… Böylesine büyük bir trajedide her şeye rağmen baba; türlü oyunları, neşe saçan hareketleri ve hikayeleri ile o korkunç sona kadar oğlunun gerçekliğini başka bir boyutta tutmaya çalışır. Soykırımdan böyle bir mizah çıkartmak ve bunu başarmak italyan komedyen Robert Benigni’yi bir star yapıyor.

American History x (1998)

Çocukluğundan beri tek bir beyaz faşist algısıyla büyütülmüş olan Derek için ondan farklı olan hiçbir şeyin önemi yoktur. Sorgulamadan inandığı bütün birikmişliği onu bir gece yarısı korkunç bir eyleme sürükler ve hayatını hatta ruhunu derinden değiştirecek olayların kapısını böylelikle aralamış olur. Edward Norton’un müthiş oyunculu onu bir kez daha ayakta alkışlamamızı sağlatıyor.

The Pianist (2002)

“Bunu da biliyoruz heralde” dediğinizi duysak da böyle bir listeye eklemeden geçemedik. Bir kez daha bu film hakkında yazmaya gerek yok. Neden Alman paltosunu giydiğini sorduklarında, en sade, basit ve çarpıcı cümlelerden bu filmde beraber tarihte yerini alıyor: “Üşüyorum.”

Moonlight (2016)

Sert bir mahallede doğan Chiron, Afro-Amerikalı bir eşcinseldir. Annesi olmasına rağmen ona sahip çıkan Cuban ona “little” lakabını takar ve ömrü boyunca taşır. Ortalama 20 yılını izlediğimiz baş karakterin, geçmişyle ve çevresiyle hesaplaşmalarına harika bir anlatım ve sakinlik ile şahit olacaksınız.

The Green Book (2018)

Bu film hakkında sayfalarca yazmayı hakediyor ama bu listeye koymadan geçmek de olmaz. Don Shirley Afro- Amerikalı bir pianisttir ve hem koruması hem de şoförü olarak İtalyan  Tony Lip’i çalışanı olarak tutar. Ayrımcılığın doruk noktası 1962 yılında sekiz haftalık bir turneye çıkarlar. Giderek birbirlerini anlayan ve dostluk kurmaya başlayan bu iki insanı izlerken her defasında sizi huzura kavuşturan, aynı zamanda kör göze parmak niteliğinde sahnelere ve harika bir sinsi mizaha şahit olacaksınız. Ödülleri süpüren bu filmi mutlaka hemen izleyin.

’10 Bin Adım’ Yakında Başlıyor!

önceki yazı

Nejat İşler’in “Gerçek Hesap Bu” Kitabından Alıntılar

Sonraki Yazı

Yorumlar

Yoruma Kapalı.