Bir Çağan Irmak Dizisi: Yeşilçam

BluTv’nin çiçeği burnunda dönem dizisi Yeşilçam dizisinin yönetmenliğini usta isim Çağan Irmak üstlenmiş. Dizinin senaryo koltuğuna Volkan Sümbül ve Levent Cantek birlikte oturmuş. 1960’lı yılların büyülü Yeşilçam’ının anlatıldığı dizinin başrolünde ise; izlemelere doyamadığımız Çağatay Ulusoy, Afra Saraçoğlu ve Selin Şekerci var. Çağan Irmak’ın sihirli parmaklarının her dakikasına değdiği dizinin senaryosu ve oyunculukları, aksi söylenemeyecek kadar iyi. Günümüzün kalitesi ve nostaljinin tadıyla harmanlanmış olan Yeşilçam dizisini sizin için inceledik.

Yeşilçam Konusu

Dizi 1960’lı yılların Türkiye’sinde geçiyor. Selim Ateş (Çağatay Ulusoy) altın çağını yaşayan Yeşilçam’da ayakta kalmaya çalışan başarılı, hırslı ve onun deyimiyle ‘’sinema olmadan yaşayamayan’’ biri. Yapım şirketi Ateş Film’i, eski ortağı Vehbi’ye (Onur Bilge) kaybettikten sonra Semih’in hayata tutunmak için iki amacı kalıyor. İlki yeni şirketi Büyük Ateş ile bol gişeli bir film çekmek. Diğeri ise unutamadığı eski karısı, Yeşilçam’ın ünlü oyuncusu Mine Cansu’yu (Selin Şekerci) geri kazanmak. Bu amaçları gerçekleştirmek için bir çıkış yolu ararken hem eski kayınbiraderi hem ortağı Hakan (Bora Akkaş) tesadüfen karşılaştığı ve ışığına inandığı genç yetenek Tülin’i (Afra Saraçoğlu) Semih ile tanıştırıyor. Yeşilçam’da dengeleri değiştireceği güzelliğinden ve zekasından belli olan Tülin, Semih’in hayatında da dengeleri değiştiriyor.

Oyunculuklar

Yeşilçam, ismini duyanın da tahmin ettiği üzere bir dönem dizisi. Tabiri caizse çekeni rezil de vezir de eden dönem dizileri, Yeşilçam’ı vezir ettikleri arasına almış. Gerçekçiliğe, kıyafetlere ve mekanlara gösterilen özen izleyicinin gözünden kaçmıyor. Jilet takım elbiseler, renkli döpiyesler, dantel eldivenler, bıyıklar, tıklım tıkış halk otobüsleri, Arnavut kaldırımlar… İyisiyle kötüsüyle gerçekçi bir İstanbul silueti çizmeye yemin etmiş gibi Çağan Irmak. Keza oyunculuklar için de aynı özen gözetilmiş. Oyunculuğun cilvesinden nasibini alıp Nazım Hikmet’in bizzat kendisini canlandırmış Yetkin Dikinciler, negatifler hangi ülkede ucuzsa onun yanında yer almak isteyen Reha Esmer’i canlandırıyor. ‘’Yabancı damadımız’’, canımız ciğerimiz Özgür Çevik, Diplomat İzzet rolüyle kendisinden öyle nefret ettiriyor ki. Seyirci arada durdurup beddua etme ihtiyacı hissediyor. Hem de geri döner mi diye korkmadan. Namusu bacak arasından kafa içine almış Kuvvet’i canlandıran Ayta Sözeri, tutmayan ayaklarıyla yerleri inleten Kraliçe Belkıs’ı canlandıran Güngör Bayrak, Altan Erkekli… Her seferinde daha iyisini nasıl oynar ki dediğimiz usta oyuncuların replikleri, kendini gözümüzün önünde yetiştiren genç oyuncuların repliklerine çarpıyor.

Prodüktör Semih Ateş

‘’Sinema kuşudur Semih. Semih Ateştir adı.’’ Avucunda sinema yazan yapımcı, Semih Ateş. Ölüm döşeğindeki babasına sinemada izlediği filmleri anlatan o küçücük çocuktan gişe rekorları kıran filmlerin prodüktörlüğüne kadar gelmiş. Yaşayamadığı çocukluğunu sırtından sinema aşkı sayesinde atsa da; hareketlerinden, gülüşünden, hınzır oğlan çocuğu bakışlarından atamamış bir adam. Senaryoyu okurken filmi kafasında çeken, çektiği bir filmle hastaları iyileştiren, mevsimleri değiştiren Semih Ateş. Sinemanın içine doğmuş, sinemadan başka bir şey bilmeyen biri. Öyle ki sinemadan başka bir şeyden anlamıyor, hele müzikten.

Aşık Semih Ateş

Her akşam aşık olduğu kadının aynı filmini tekrar tekrar izleyen ümitsiz bir aşık. Öyle ki masasında, içtiği fincandan arkasından fal bakan bir kadın içki içerken o kadehini karşı masadaki sevdiği kadına kaldırıyor. Semih, başka bir kadına en fazla aşık olduğu kadına verdiği sevgiden küçücük bir parça verebilir. Kendisini seven kadına bir tane gül verirken sevdiği kadına bir buket gül veriyor. Ama bu aşkına karşılık, abi deyip her sıkıntısında yanına koştuğu Reha; kendi karısını, Semih’in aşık olduğu eski karısıyla aldatıyor. Güvendiği ve sevdiği bir ailesi olmayan Semih, ailesini ve sevgilisini sinemadan seçmiş. Fakat başarılı bir prodüktör olsa da sevgilisini yanlış filmden seçtiğini bilmiyor.

Gönül Borcu

Semih, daha küçücük bir çocukken hırsızlık yaptığı için polislerden kaçarken Makinist Kosto Amca’nın yanına sığınmış. Kosto Amca ona, görünenden farklı bir dünyanın varlığını ‘’Bak bir perdeye, dünya değişecek.’’ diyerek göstermiş. O yüzden ki dünyası her tepetaklak olduğunda sinemaya gelip o perdeye bakmak istiyor. Fakat kendi hayat perdesinde gözünü kapatmak istediği çok an var. 1955’te yaşanan 6-7 Eylül olaylarında Türklerin yağmaladığı Rum evlerinden birinde, Kosto Amca’yla karşı karşıya geliyorlar. Semih’in evden gümüş şamdanlıkları çaldığı sırada Kosto Amca’yı karşısında bulduğu bir sahne var. Dizi, bu sahnede Victor Hugo’nun Sefiller romanına bir atıfta bulunmuş. Jan Valjean, kendisine evini ve sofrasını açan papazın yemek takımlarını çalıyordu. Ama papaz polislerin gümüş yemek takımlarıyla yakaladığı Jan Valjean’ı affediyordu. Kosto Amca da Semih’i affediyor. Papaz, Jan Valjean’a hayatını değiştirmesi için gümüş bir şamdanlık hediye ediyordu. Kosto Amca da ölmeden önce ilk filmini çekmesi için Semih’e bir miras bırakıyor. Diplomat İzzet’i bile dolandırmayı göze almasının altında da bu gönül borcu yatıyor.

Çağan Irmak’ın Yeşilçam’ı

Ayhan Işık’ın sette sigara içişi, Yılmaz Güney’in söylemeden gelen rakısı, ‘’yeni kız Türkan’ın’’ yıldız oluşu, Ertem Eğilmez’in set halleri… Büyüklerimizden dinlediğimiz, renklendirilmiş filmlerden izlediğimiz oyuncuların yaşayan hallerini görmek izleyicinin gözlerini sıcacık yaşlarla dolduruyor. Camiada tınlanmayan histerik aktörüne kadar ince detaylarla bezeli bir dizi olmuş Yeşilçam. Dizinin son bölümündeki polislerin, arabada akşam vakti ölen bir kadın hakkında söyledikleri ise 60 yıldır ülkemizde kadına bakışın, bir iki repliklik özeti gibi adeta.

Kosto Amca’nın dediği gibi; savaşta sığınağı, güzel evi, küçük odası, masasındaki tabağı sinema olan herkesin izlemesi gereken harika bir dizi olmuş Yeşilçam.

İzlerken “Allah Korusun” Diyeceğiniz 5 Distopya Filmi derlememize buradan ulaşabilirsiniz