mizahgastesi bardak
İncelemeNetflix

Bir Yılmaz Erdoğan Klasiği: Sen Hiç Ateş Böceği Gördün Mü?

‘’Sen Hiç Ateş Böceği Gördün Mü?’’ Yılmaz Erdoğan’ın 1999 yılında ilk gösterimini yapan aynı adlı tiyatro oyunundan uyarlama bir film. Hatta çoğumuzun bildiği gibi Gülseren’i tiyatro sahnesinde üstat Demet Akbağ canlandırmıştı. Aramızda izleyen şanslı okuyucularımız bile vardır belki. Bu şansa yakın zamanda Netflix ile biz de sahip olduk. Başrollerinde Ecem Erkek, Engin Alkan, Devrim Yakut gibi usta oyuncuların yer aldığı Andaç Haznedaroğlu’nun yönettiği, Yılmaz Erdoğan kaleminden çıkan bu sıcacık filmi sizin için inceledik, yerlerinize geçmek için fenerlerinizi hazırlayın.


Konusu

Film, dehası ve ileri matematik bilgisiyle genç bir Youtuber’ın dikkatini çeken Gülseren’in röportajıyla başlıyor. Kendine has üslubu ve anı defteriyle konuya giren Gülseren Teyze (!) anlatmaya başlıyor. O anlattıkça cumhuriyetin ilk yıllarından bir ayna görüyoruz karşımızda. Sağ-sol çatışmaları, darbeler, eski İstanbul, doğulan bir konak ve ateş böcekleri… Kendi annesinin bile deliliğine yorduğu ateş böceklerinin üstün zekasının hediyesi olduğunu anlayamayan bir şehir dolusu, anlayan bir avuç insan var. Gülseren elinden düşürmediği fenerinin ışığıyla bu insanların hayatından nasıl teker teker çıktığını anlatıyor bize.


Ateş Böceklerine Genel Bakış

Filmde; mekanlar, renkler, çekimler, kıyafetler o kadar başarılı ki. İstanbul’un son 50 senesini böylesine yumuşak ve estetik izleyebilmek büyük zevk. Beyaz ekrana tiyatro sıcaklığı ne kadar yansıtılabilirse o kadar yansıtılmış. Sinir bozan komiklikte sahneleri bir daha dönüp izlemeden filme devam edemiyorsunuz. Yılmaz Erdoğan, sanki 20’li yaşlarında esprili ve zeki bir ‘’z kuşağı’’ 80’lerde yaşasaydı nasıl davranırdı diye düşünmüş gibi. Olayların ve cümlelerin yeri o kadar iyi ayarlanmış ki kahkahanız ve gözyaşınız çok sık buluşuyor. Gülerken de ağlarken de bir önceki sahneye mahcup hissediyorsunuz. Ecem Erkek’in oyunculuğuna ayrı bir başlık açarsak; cesaretin en zarif hali diyebiliriz. Cesareti hepimizin malumu ‘’Demet Akbağ’’ ile karşılaştırılacağını bildiği halde rolü kabul edip altından başarıyla kalkması. Zarafeti ise Gülseren’i beyaz ekrana ilmek ilmek işlemesinden geliyor. Hayat verdiği ve elimize doğan Gülseren’i biz çok sevdik.

Sineması mı Tiyatrosu mu?

Sinema sevgilinin fotoğrafını öpmekse; tiyatro sevgiliyi öpmektir. Yılmaz Erdoğan’a bizi sevgili fotoğrafından da mahrum etmediği için teşekkür ederiz. Sadece ışık vermeyip bizi aydınlattığı nice filmlerine.

DOĞU dizisi incelememizi okumak için tıklayınız

Gülbilge Tuğçe Tefek
Tanısan Gülersin / Nekşflikş Sorumlusu

Netflix’in Kahkaha Dolu 3 Hintli Komedyeni

önceki yazı

Aksiyon Filmlerinde Üzücü Anlar

Sonraki Yazı

Yorumlar

Yoruma Kapalı.