mizahgastesi bardak
KÖŞE

Dünya’nın Her Geçen Gün Yaklaştığı Hikâye: Wall-E

2020’yi yıl olarak geçtik ama hala izlerini üzerimizde taşıyoruz. Yaşanan bunca badire ise distopik bir filmin konusu gibi duruyor. Ben de bu yaşanılanları bir film değil de bir filmin girişine benzetmekte oldukça ısrarcıyım: Wall-E (Vol-İ)

Distopik Bir Filmin İçinde

Teknolojimiz inanılmaz derecede ilerlemiş vaziyette. Hatta çözülmesi inanılmaz zor hastalıklar, sorunlar, savaşlar üretebiliyoruz. Muhteşem bir varlık olduğumuz için doğadaki birçok hayvanın da soyunu tüketmeyi başardık. Başardık diyorum çünkü bu aslında sanılanın aksine zor bir şey. Gel gelelim bize bile ait olmayan Dünya’nın tüm düzenini bozup yeni gezegenlerde yaşam arar hale geldik. Bize ait değil çünkü bu Dünya geçmişten bize, bizden ise geleceğe bir mirastan fazlası değil. Şimdi distopik bir filme bu derece yakınlığımızın anlamı ne olabilir?

Wall-E Etkisi

Bu filmi ilk izlerken kafamda bir kilit açıldı ve sorgulamaya başladım. Teknolojiyle tembelliğimizi bu kadar körüklerken gerçek sorunlardan uzaklaşan bir insanlık zihniyetine şahit oldum. Evet, elimizi bile kaldırmadan kokteylimizi içmek rahat olabilirdi ama şu anda özellikle ülkemiz su israfında muhteşem bir hızda koşarken sokaktaki hayvanlara bir kap su ayıramamak gibi iki büyük sorunla birden savaşıyoruz. Hala bazı ülkelerde kadınlara hakları verilmiyorken yine bazı ülkelerde obezite tavan yapmış durumda. Bunların bizi ilgilendiren kısmı ise şu; aynı gezegende yaşıyoruz. O adını bilmediğimiz bir ülkede yaşayan kadının eğitim hakkına sahip olması belki ilerde yardımsever bir doktor olarak bir yakınımızın yaralarını sarmasına neden olabilir.

Çığ Etkisi

Çığ etkisi, küçük sebeplerin büyük sonuçlar doğurabileceğini savunur. Aynen o bir hasta insanın tüm insanların korkuyla eve sığınmasına neden olduğu gibi. Şimdi ise ben bu çığın sonunu Wall-E filminde görüyorum nedense. Özellikle kendi ülkemizden bahsedecek olursak sulak yerlerin yok olmasıyla birlikte ağaçların ve hayvanların da azalmasına tanıklık ediyoruz. Sosyal medyada yazmanın dışına çıkıp bir eyleme dönüşsün istiyorum sadece. Bu Dünya bizim değil. Bizim yüzümüzden çocuklarımız, onların çocukları veyahut onların çocukları Wall-E filmini yaşayacak ve bir fidana ihtiyaç duyacak. Belki de bu kadar betonla örtmeseydik nereye ait olduğumuzu daha net görebilirdik. İnsan, doğayı katleden değil, doğaya ayak uyduran olmak zorunda. Biz bu doğanın sahibi değiliz, sadece misafiriyiz. Soyu tükenen hayvan sayısından, çekilen suların metreküpünden, yanan ağaçların meyvelerinden değerli değiliz çünkü biz ortalama 70-90 yıl yaşadıktan sonra geriye sadece çocuklarımızı ve pisliklerimizi bırakabiliyoruz. Çocuklarımız da o pisliklerle mücadele veriyor. İşte çığ etkisi tam olarak bu. Biz düşersek bizden sonraki nesiller de o düşüşe ortak olur. O yüzden Wall-E filmi benim için bir el kitabı gibi sürekli yanımdadır.

Doğa ile Savaş

Doğa ile savaşma gibi yüzeysel bir yorum yapmak istemiyorum. Bu yüzden bu savaşın temel nedenini düşündüm. İnsanlar canileşti ve merhametten uzaklaştı. Her zamanda olmuştur bu canilik. Bu zamanda daha göz önünde olmasının nedeni dijital kaynaklardır muhtemelen. Şu bir gerçek ki asıl havalı olan şey her canlıya merhametli davranmak. Bir insana, hayvana, ağaca zorba gibi davranmak havalı değil. Bu çirkin davranışlar tamamıyla düşünme yeteneğinden arındırılmış davranışlardır. Zaten Wall-E filmindeki insanlarda görüldüğü gibi bir beyin tembelliği de söz konusu. İnsan için doğaya dönmek “ota dönüşmek” değildir. Ot gibi olmayın ama otlara saygı duyun, sizden olmayanla birleşin. Çünkü doğa tüm canlıların en büyük paydasıdır. Bu paydada bir olmak her canlının da temel görevidir. Ve size bir ipucu; sevgiliye dalından koparılmış bir çiçekten daha güzel bir hediye vermek istiyorsanız onun adına bir fidan dikin. O kadar filmden bahsetmişken filmin fragmanını da buraya bırakıyorum. Evet şu anda fragmanın içindesiniz.

Bir de konumuz çevreyken Alican Abacı‘nın Antalya’da çektiği kısa belgesel “Only One World Left”in görüntüleriyle birlikte deniz kirliliğinin geldiği boyutu gözler önüne seren BBC haberini sizlerle paylaşıyorum.

BUNDAN BAŞKA DÜNYA YOK

Mustafa Sercan Aydın
İçerik Editörü / TDK Amiri

Karagöz Hacivat’tan Zeki İle Metin’e, Oradan İşler Güçler’e

önceki yazı

Türk Sinemasının Cesur Yönetmeni: Can Evrenol

Sonraki Yazı

Yorumlar

Yoruma Kapalı.