mizahgastesi bardak
İnceleme

Hayatını Yaşamak: On İki Tablodan Oluşan Bir Film

Jean-Luc Godard‘ın ilk dönem eserlerinden biri olan; 1962 yapımı Hayatını Yaşamak (Vivre sa vie: film en douze tableaux) filmi, Paris kaldırımlarında kaçamaklı ve cesur bakışlı Nana’ nın 12 evreye böldüğü hayatını anlatıyor. Bu filmle birlikte Godard eşi Anna Karina’ya ikinci kez başrol vermiştir.

Hayatını Yaşamak: On İki Tablodan Oluşan Bir Film

Film ” Venedik Film Festivali Jüri Büyük Ödülü” ne layık görülmüştür. Godard, her zaman olduğu gibi karakterle seyirci arasına ince bir çizgi çizmiş. Seyirci ne olaylara hakim olabiliyor ne de olayların içinden çıkabiliyor. Kamera her zaman sabit, aksiyon peşinde koşmuyor. Olayları tek kamerada farklı açılardan izliyor seyirci. Film, siyah beyaz olmasına rağmen izleyici, bir genç kızın solan hayatını rahatlıkla fark edebiliyor

Hayatını Yaşamak: On İki Tablodan Oluşan Bir Film

Montaigne‘nin “Her şeyini başkalarıyla paylaşsan da özünü kendine sakla” sözüyle açılış yapan filmde, Nana’nın kamera karşısında farklı açılarda gösterilen yüzü, seyirciyi öyküye dahil ederken bir o kadar da yabancılaştırıyor. Nana, 22 yaşında evli ve hayalleri olan bir genç kadındır. 12 evreden oluşan hayatının birinci evresinde eşi Paul’e ayrılma konuşması yapar. Tek gayesi özgürlüğün peşinden gitmek ve oyuncu olmaktır. Parası olmayan Nana, tezgahtarlıktan fahişeliğe doğru bir adım atar. Paris’in izbe sokaklarında, yıkık dökük oteller de yabancı erkeklerin elleri değer özgürlüğüne. Henüz 22 yaşında genç bir kadının kendini arama yolculuğu esnasında kötü yola düşerek fahişe olması birçok kez varoluş sorgulaması yapmamıza neden olur.

Özgürlük

Hayatını Yaşamak: On İki Tablodan Oluşan Bir Film

Godard, özgürlük kavramını sorumluluk alanları üzerinden anlatmak istemiştir. Nana yaptığı bir konuşma da bu konuya şöyle değiniyor: “Bence yaptığımız her şey bizim sorumluluğumuzda, özgürüz çünkü. Elimi kaldırıyorum, ben sorumluyum. Başımı çeviriyorum, ben sorumluyum. Sigara içiyorum, ben sorumluyum. Üzgünüm; ben sorumluyum. Bazen sorumluluğu unutsam da hayat bu. Ve özgürlükten kaçış yok. Hayatın tadını çıkaracaksın bu durumda. Ne de olsa sonunda her şey olacağına varıyor. Mesaj mesajdır, tabak tabaktır, erkek erkektir. Ve hayat, hayattır. ’’Filmin son sahnelerinden birinde Nana’nın izin alarak masasına oturduğu Godard’ın felsefe hocası Brice Parain ile kelimeler, suskunluk ve aşk üzerine yaptıkları eşsiz sohbet Nana’nın gözlerini kamera dikmesiyle son buluyor. Sohbet arasında Parain’in şu sözü üzerimizde etkisini bırakıyor: “Neyi sevdiğinden emin olmak için ihtiyacın olan şey ise, olgunluktur. “Burada anlıyoruz ki olgunlaşıp kendimizi bulduğumuz anda özgürleşiyoruz.

Ve Son

Hayatını Yaşamak: On İki Tablodan Oluşan Bir Film

Filmin kapanışını yapan on ikinci sahnede ise Godard kapanışın nasıl olacağı hakkında seyirciye Edgar Allan Poe’nun “The Oval Portrait” isimli kısa öyküsünden Nana’nın ölümünün yaklaştığının ipucunu veriyor. Finalde, Nana küçük bir çatışma ortasında kalarak kısacık ömrüne gözlerini yumuyor.

İngiliz Kraliyet Ailesini Merak Edenlere Aileyi Anlatan Yapımlar

önceki yazı

Godzilla vs. Kong Filminden Fragman Yayınlandı

Sonraki Yazı

Yorumlar

Yoruma Kapalı.