mizahgastesi bardak
Dijital Platformİnceleme

İnceleme: Stand-Up Evreni

Exxen’de yayına giren “Stand-Up Evreni” isimli proje, ülkede bu performans türünün tanınması, yaygınlaşması ve tabii ki bir normal haline gelmesi açısından oldukça güzel bir adım. Projenin ilk sezonunda yer alan komedyenler: Ali Rıza Tanyeli, Gözde Karakaya, Hande Yögen, Hidayet Tılı, Meltem Parlak, Oktay Şenol, Özer Uzun, Şirincan Çakıroğlu, Tuna Kalınsaz, Utku Ergin, Muzaffer Aksoy ve Berkant Priştine.

Bu dijital içerik hakkında kısaca fikirlerimi söyleyeceğim. Gerçi çoğu arkadaşım ve sevdiğim insanlar olduğundan ve kendim de bir stand-up komedyeni olmamdan dolayı ne kadar objektif olabilirim bilmiyorum ama elimden geleni yapacağım, söz… Sizlere şimdiden iyi okumalar ve keyifli seyirler diliyorum. Haydi introya, geçiş sekanslarına ve komedyenlerimize kısa bir göz atalım.

Teknik İnceleme

Intro:

Giriş animasyonlarını gayet başarılı buldum ve özellikle emojilerin kullanılması aslında çağa ayak uydurmak açısından oldukça güzel düşünülmüş gibi geldi bana. İsmiyle de uyumlu animasyonlar gördük ve gayet keyifliydi. Ancak müziğe gelecek olursak, ne yazık ki ülkemiz şu darbukalı tefli, nikriz makamında ve seyirciye “baksana şimdiden komik” baskısı yapan soundtracklerden bir türlü kurtulamadı. Ben, standup gibi entelektüel bir işte, ülkemizdeki değerli caz sanatçılarının ellerinden çıkmış kısa bir parça duymayı daha çok isterdim açıkçası.

Geçiş Sekansları:

Günümüz sokaklarında metrekare başına dört adet sokak röportajı düşen bu günlerde, bence güzel bir düşünce ile standup hakkında sorular eklenmiş ve cevaplar alınmış. Objektif olmak açısından kimseye sormadım ama ilk bakışta bana birkaç adet konuşan kişi baya kurgu gibi geldi. Ayrıca bazı tipler baya antipatik duruyor, tad kaçırıyor diyebilirim. Bir yerden sonra hepsini izlemeden geçtim. Tek eksi puanım buna.

Dekor:

Programın adıyla tutarlı, evreni sade bir şekilde andıran ve bol ışıklı şık bir dekor bizi karşılıyor.

Tuna Kalınsaz

Tuna, mizah zekasını konuşturuyor, konuları en basit yerden alıp bazen en absürde, bazen de düşünülmemiş kurgusal yerlere kadar götürüyor. ATM makinesini canlandırmaktan, Acun’a yaptığı komik iğnelemelere kadar birçok konusu var. Profesyonellik ve komedi anlamında projenin en ön plana çıkan kişisi olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Youtube’dan tek kişilik uzun gösterisini de izleyebilirsiniz.

Oktay Şenol

Sokak komedyeni olarak kendini son zamanlarda tanıtan Oktay, gayet hızlı bir giriş yapıyor ve konuyu pürüzsüz bir şekilde bağlıyor. Tarzı ve tavrı çok sempatik ve kendini dinletiyor. Düşünceleri ve beslenmeye çalıştığı yerler beni eğlendirdi. Komik tüm detayları yakalamış ancak ekmeğini henüz komedinin en üst yüzeyinden çıkaran bir komedyen. Zaman içinde oldukça gelişecek ve derinlere inecektir. 

Ali Rıza Tanyeli

Son zamanların beş adet komedi filminden birinde gördüğümüz Ali Rıza, Urfalı bir ailenin içinde büyümenin zorluklarını, kendine has tarzıyla ve bence çok keyifli bir yabancılaşma efektiyle aktarıyor. Her ne kadar ailelerden komedi çıkması kolay olsa da, bunu aktarmak ve becermenin zor olduğu yerde Ali, kendini net bir şekilde ifade ediyor. 

Hidayet Tılı

Benim şahsen tanık olduğum ve kendini yıllar içerisinde bu kadar daha geliştiren başka komedyen yok. Tipinin avantajını kullanarak sahneye girer girmez üst üste kahkahaları alıyor ve gösterinin gerisinde adeta kendine konfor alanı sağlıyor Hidayet. Zekice ve düşünülerek yazılmış esprileri oldukça yerinde ve standup evreni içinde en sık kahkaha alan komedyen. 

Gözde Karakaya

Kendine özgü ve farkı göze çarpan bir tarzı olan Gözde Karakaya, hayatın akışında normalmiş gibi gözüken olayların uyumsuzluğunu irdeliyor ve ortaya hem absürd hem de kafa açıcı bir mizah çıkarıyor.

Utku Ergin

Paranın belki de bu kadar önemli olduğu günlerde çok doğru bir konuyla giriş yapıyor Utku ve kısacık anlatılabilir bir hikayeyi, olaya dahil ettiği insanların taklitleri ve yaşadığı duygu durumlarını olabildiğince açarak yedire yedire anlatıyor. Tasvirleri ve araya yedirdiği hikayelerle çok iyi bir bütün yakalıyor.

Şirincan Çakıroğlu

Kendi ismine yabancılaşan Şirincan konuyu buradan sağlamca tutup aile, akraba ve sevgililik ilişkilerine kadar götürüyor. Güzel analojilere ve betimlemelere yer verdiği gösterisinde kendinizi üzülmüş ama gülüyor bulabilirsiniz.

Meltem Parlak

Günümüzde jest ve mimiklerini kullanamayan komedyenlerinin kaçış noktası ve bahanesi olan, her şeyi ciddi ve donuk bir surat ifadesiyle anlattığı deadpan komedi tarzını bence Meltem, hem oyuncu olduğu, hem de uzun yıllardır bu tarzda kendini geliştirdiğini bildiğim için harika şekilde icra ediyor. Bir yerden sonra anlattıklarının yanında, anlatmadıklarına da gülebilirsiniz.

Muzaffer Aksoy

Kendisini ilk defa bu projede gördüm ve sahneye çıkar çıkmaz anlatacağını düşündüğüm neredeyse tüm konulara değindi. Bunu kötü bir şey olarak söylemiyorum, hatta beklentiyi karşıladı da diyebiliriz. Çünkü kendisi yarı Kenyalı yarı Türk. Sonuçta sahnede bir silah duruyorsa patlamalı ve beklentiyi karşılamalı. Kültür farklılıklarına gayet güzel değiniyor ve kendisini sıkmadan izletiyor. Farklı gözükme avantajını çok güzel kullandı diyebilirim.

Hande Yögen

Bana kalırsa, Stand Up Evreni içerisinde en samimi ve doğallığı ile ortaya çıkan Hande oldu. Kendisi ülkedeki tüm kadınlardan bir parça barındırıyor gibi ve bu yüzden çok samimi ve aynı anda tamamen dışarıdan yabancılaşarak baktığı için burada da çok iyi bir zıtlık komedisi çıkarıyor. Kuşak çatışmalarından, eski televizyon filmlerine, çocukluk travmalarından, alışılageldik ve sorgulanmayan ufak saçmalıklara kadar birçok konuyu tiye alıyor.

Özer Uzun

Kendisi televizyonun talk showlarına oldukça uzun süreler yazarlık yapmış birisi ve bence -bunu bildiğim için de etkisi var tabi- konuyu çok güzel sade bir yerden ele alıyor ve başını sonunu unutturmadan ustaca bağlıyor. Temiz, minimal ve rahat bir tarzı var Özer’in. Konuyu semtlerden alıp, kendi hayat koşturmacası içinde yoğurup, asla kopmadan istediği son noktaya kadar taşıyor.

Berkant Priştine

On iki haftadır yazının yayınlanması için Berkant’ın çıkmasını bekliyordum resmen ve sonunda geçtiğimiz cuma onu da gördük. İlk defa izliyorum onu bu arada. Kendisi öyle mi demek istedi bilmiyorum ama benim bağdaşıklık kurduğum konu, kendi hikayelerini her yerde görmesi oldu. Açıkçası Berkant beni en çok burada yakaladı. Çünkü ben dahil olmak üzere, birçok arkadaşım veya başkası, emek verip çektiği, çizdigi, yazdığı ne varsa artık insanlar utanmazca çalışıyorlar ve hiçbir sorun görmüyorlar. Bana verdiği bu mesajla odaklanarak izleme isteğimi arttırdı. Konuları gayet başarılı ve yerleştirdiği ufak ince espriler çok hoş.

Ve Son

Ben elimden geldiğince objektif olmaya çalıştım, ama şunu da eklemeden geçemeyeceğim: Olabildiğince pozitif ve olumlu yaklaşmaya da gayret ettim bir yandan. Belki hem uzun yıllardır stand up yapmanın getirdiği bir empati, belki de tanıdığım insanlar, sevdiğim işi yapıyorlar…Uzun lafın kısası; nefret etmek, kötülemek, hemen yargılamak çok kolay. Bu yüzden biz bir şeylerin gelişmesi, ileri gitmesi ve insanların sevdikleri işlerde başarılı olabilmelerini sağlamak için elimizden geldiğince sevmeye ve güzel görmeye çalışalım. Stand up Evreni hakkındaki bu yazıyı okuduğunuz için teşekkürler, sevgiler…

Sosyal Konulu Drama Dizileri

önceki yazı

Yetişkinler İçin Animasyon Filmleri

Sonraki Yazı

Yorumlar

Yoruma Kapalı.