Yazan 
İkinci Dünya Savaşı sonrasında pek çok insan ve alan savaştan olumsuz etkilenmişti. Savaşın izleri birçok alana etki ettiği gibi, sanatta da kendini gösterdi ve ikinci dünya savaşı sonrasında İtalya’da Sinema alanında Şiirsel Gerçekçilik akımından etkilenen Yeni Gerçekçilik Akımı ortaya çıktı. Faşizmin karşısında insanlara gerçekleri çıplaklığıyla göstermek isteyen yönetmenler, ülkelerinin savaş sonrası halini göstermek için filmler çekmeye başladılar. Filmlerinde yapaylığa yer vermek istemeyen yönetmenler birçok oyuncuyu yıldız oyuncu yerine amatör oyunculardan seçmeyi tercih ettiler.
Umberto D.
Yine bir De Sica filmi olan Umberto D.’nin senaryosunu kendi hikayesinden esinlenerek Vittorio De Sica’nın da yardımlarıyla Cesare Zavatti kaleme almıştır. Bir hükümet memuru olan Domenico köpeğiyle beraber küçük bir apartman dairesinin odasında hayatını sürdürmektedir. Fakat kirasını ödeyemeyen Domenico uğraşlarına rağmen bir türlü parayı toplayamaz ve yaşadığı bu zorlu dönemin üstüne bir de hastaneye yatırılır. Hikayenin ve filmin havası seyirciye çok doğal bir şekilde yansıtılmıştır. Domenico’nun yaşadığı sıkıntılar seyirciye oldukça gerçek bir şekilde aktarılmış ve Umberto D. de Yeni Gerçekçilik Akımı içinde hak ettiği yeri elde etmiştir.
Bisiklet Hırsızları (Ladri Di Biciclette)
Vittorio de Sica’nın yönetmenliğini yaptığı 1948 yapımı film Yeni Gerçekçilik Akımı için oldukça önemli bir yer tutar. Savaş sonrası ekonomik krizin ortasında kalan insanlar iş bulmakta oldukça zorluk çekmişlerdir. İşçi sınıfının çektiği sıkıntıları Antonio karakteri üzerinden görüyoruz. Yaşadığı işsizlik döneminin ardından iş bulan Antonio işe gidip gelmek için eşyalarını satarak bir bisiklet alır. Fakat bisikletinin çalınmasıyla hem iç dünyasında hem de aile hayatında işleri iyice zorlaşır. Bisiklet Hırsızları hem anlattığı hikayeyle hem de onu anlatış biçimiyle Yeni Gerçekçilik Akımının sembol filmlerinden biri olmuştur.
Roma Açık Şehir (Roma, Citta Aperta)
Roma Açık Şehir, Yeni Gerçekçilik Akımının açılış filmi olarak kabul edilir. Akımın kurucusu olan Rosselini’nin bu filminde akımla yapılmak istendiği gibi faşizme karşı bir mücadeleyi izliyoruz. Rosselini ve Sergio Amidei’nin notlarından derlenerek yazılan senaryosuyla film bir belgesel niteliğini taşımaktadır.
Yorumlar