mizahgastesi bardak
Derlemeİnceleme

Toplumsal Cinsiyetçiliğe Ekranlardan 5 Örnek

Toplumsal cinsiyet, dünyaya geldiğimiz üreme organımızdan bağımsız toplumun bize atadığı cinsiyettir. Kısaca nasıl bir kadın olmamız gerektiğinden, nasıl bir erkek olmamız gerektiğine kadar toplumun bize dayattığı özellikler. Hayatın akışında çoğu zaman farkında bile olmadığımız bu cinsiyetçiliğe maalesef sadece gerçek hayatta maruz kalmıyoruz. İçeriğimizde, dizi ve filmlerde klişe haline getirilmiş cinsiyetçilik örneklerini derledik. Yeni bölümünü heyecanla beklediğimiz dizileri ve vazgeçilmezimiz olan filmleri gelin bir de ‘’toplumsal cinsiyet perdesine yansıtarak izleyelim.’’



5. Kadın Kadının Kurdudur

İş yerinde geçen bir dizi düşünelim: Güzel evrak çantaları, renk renk kıyafetler, yüksek ökçe topuklar, sarı saçlar, geniş bir ofis… Bu saydıklarımızı senaristler kağıda sıralayınca içlerinden ‘’Burada bir şey eksik.’’ diye düşünüyorlar. Ve o eksiklik genelde birbirinin kuyusunu kazan iki kadın oluyor. Erkekler rakip firmalarda çalışırken bile iş çıkışları iki tek atıp dertleşirken kadınlar birbirinden nefret etmekle ve şeytani planlar peşinde koşmakla meşgul oluyorlar. Ekranlarda bunu görmeye o kadar alıştırıldık ki, normali bu gibi geliyor. Ama biz biliyoruz ki; ‘’Kadın kadının kurdu değil, yurdudur.’’


4. Kıskançlık

Güzel kadın mekana girer, hoşlandığı adamın yanında başka bir kadın vardır. Gözlerini dikip onlara bakar. Adam bıyık altından gülümser. Sonra arkaya eğlenceli bir müzik, ‘’kapıdaki serçe, bahçedeki güller la la laa’’. Aynı senaryoyu cinsiyetleri değiştirip izleyelim toplumsal cinsiyet perdemizde. Erkek mekana girer. Sevdiği ve ‘’namusu’’ olan kadının yanında başka bir adam görür ve silahlar çekilir. Erkek; sadakat ve namus ölçüsü olarak görülmediği için ona karşı yapılan kıskançlık izleyicilerin hoşuna gitsin diye ‘’tatlı sahneler’’ olarak yazılırken, kadına karşı kıskançlık ‘’namus ve aidiyet’’ kavramı temelinde ve olayların koptuğu sahne olarak önümüze geliyor.


3. İntikamcı Hayaletler

Filmlerden de örnekler verelim istedik. Bu dünyadan göçüp ama ahiret hayatına da başlayamayan intikamcı bir hayalet düşünün. Eskiden yaşadığı eve ruh ile bağlı ve evde yaşayanlara musallat oluyor. Aklınıza nasıl bir görüntü geldi. Uzun beyaz elbiseli küçük bir kız çocuğu ya da üzgün kirli saçlarıyla bir kadın geliyor değil mi? Filmdeki herkesin korktuğu, ondan kaçıp hayatta kalabilmek için planlar yaptığı bir kadın, değil mi? Filmlerde erkeklerden ‘’daha güçlü’’ olan kadın sadece doğaüstü güçlere sahip canavarlaştırılmış bir kadın oluyor.


2. Evin Reisi

İzlerken huzur bulduğumuz o eski filmler. Bacası tüten, sobasında kestane pişen filmler. Evin annesinin evde yemekler yapıp babasının aksam işten elinde çikolatalarla geldiği o sıcacık filmler. O cinsiyetçiliğin yönetmen koltuğunda oturduğu filmler. Yerleri bizde ne kadar ayrı olsa da eski Türk filmlerinde; kadının yeri evi ve mutfağı, erkeğin yeri dışarısı ve işi. Eve para getiren, ‘’evin direği’’ ya da ‘’evin reisi’’ erkek, evin ve ailenin kahrını çeken ömrü mutfak ve evde geçen kadın. Maalesef günümüze geldiğimizde eskiden yeniye değişen şeyin çok ama hala yetersiz olduğunu görüyoruz. Bu döngüyü kendi hayatında kırmak isteyen kadın ve erkeklere izletilen bu klişe çok rahatsız edici.


1. Erkekler Ağlamaz

Dizilerimizi düşünelim. Silahların çekildiği, olayların patladığı, kavga gürültünün çıktığı bir sahnede şimdiye kadar kaç tane kadın gördünüz. ‘’Kurtarılmaya muhtaç prenses’’ esas kız hariç. Ne tatlı(!) Duygusallığın, hüznün, odada yatağın üzerine uzanıp hıçkıra hıçkıra ağlayan bir karakter düşünün. Şimdiye kadar bu sahnelerde kaç tane erkek gördünüz? Ağlayan kadını teselli etmek için saçlarını okşayan ‘’kudretli esas oğlan’’ hariç. Çok etkilendik(!) SKD Türkiye’nin yaptığı araştırmada en çok izlenen 12 dizinin şiddet içeren sahnelerinin %79’unda erkek karakterler olurken, ağlama ve hüzün sahnelerinin %73’ünde kadın karakterler var. Erkek karakterlerin %62’si kaba ve agresifken, kadın karakterlerin %77’si duygusal ve uysal karakterlerden oluşuyor. Maalesef en insani duygulardan biri olan hüzne bile cinsiyet atanan bir dünyada yaşarken bunun ekranlara da yansıması beklenen ve acı bir durum.



İzlediğimiz, duyduğumuz şeylerin cinsiyetçi olup olmadığını nasıl anlarız rehberi;
Kullandığımız öznenin cinsiyetini değiştirince kulağa komik geliyor mu? Cevap evetse; cinsiyetçi bir şey izliyoruz, duyuyoruz veya okuyoruz.

Hatta bu cinsiyetlerin yerini değiştiren bir film önerisi olarak Tersine Dünya‘yı izlemenizi de tavsiye ederiz.

Gülbilge Tuğçe Tefek
Tanısan Gülersin / Nekşflikş Sorumlusu

Korku ve Gerilim Sevenler İçin Tir Tir Titreten Filmler

önceki yazı

İçinde Yaşamak İsteyeceğiniz Fantastik Evrenler

Sonraki Yazı

Yorumlar

Yoruma Kapalı.