mizahgastesi bardak
KÖŞE

Mektup

Pek fenaysa gece, gündüzünüzden. En acı anılar meze olur sofranıza..

I. Fasıl:

Bir çığlık, içimizde bir yerlerde. Ya beklediğimize, ya da bekleyenlere. Kimimiz için çaba, kavuşmanın öteki adıydı, kimimizse çabayı çoktan bıraktı. İnsan neden bırakır sevgili dostum hiç düşündün mü?  Doğru ya, bu sıralar çokça düşünür olduk. Açtık Hâfız’ı okuduk, gül yanaklı yâri düşündük, ya da bir çay demledik, Neyzen üstadı andık ve kendi kendimize ‘deli gönül neyi özler durursun?’ derdine düştük. Ancak tüm bunlar esnasında değişen bir şey var o da zaman! Eskilere özlemle, yenilere korkuyla bakıyoruz. İster istemez ‘neden bu haldeyiz?’ demeden edemiyor insan. Cevabını uzun uzadıya düşünmeye gerek yok, ilerlediğimizi sanarken aslında geriliyoruz.

Misal giden birini neden özler insan? Çünkü onsuzdur, yalnızdır, kalandır, yarımdır, yani bir sürü sebebi vardır gideni özlemesi için. Şimdiyse özlememek için sebepler yaratıyor kendi kıt dünyasında insan. Eskiden insan kaybetmek, servet kaybetmekten kötü bir şeydi, şimdiyse para saçmaktan çok daha hızlı şekilde insanları hayatlarımızdan çıkarıyoruz. Kıt dünya demişken, biraz bu mevzuya göz gezdirelim. Herkes bir dünya yaratmış ya da bizlerin gözlerine bu imajı sokmaya çalışıyor! Bilmiyorlar ki o yaptıkları mutlulukla alakalı değil, yardım feryadları. Aslında hepimiz feryad içerisindeyiz, kulaklarımızsa tıkalı, duyamıyoruz, gözlerimiz kapalı göremiyoruz. Şairin deyimiyle, insanız ve insaların arasında insana muhtacız. ‘Demesi kolay, çareyi söyle o vakit’ dediğinizi duyar gibiyim. İşte o bir sır, herkese özel olanından. Anahtarı ise kalbinizde, yoklayın kalbinizi birkaç sevgi, merhamet ya da şefkat kırıntısı kalmış mı? Sırf x kişisi y grubu görsün diye kitap okumayın ya da okuyomuş gibi yapmayın! Rahmetli babaannemin çok kullandığı bir söz vardı ‘yediğin içtiğin senin olsun’, yediğinde içtiğinde kimsenin gözü yok dostum, senin olsun, sen de kalsın. Sahtelikten bir nebze olsun uzaklaşmak sizi çok rahatlatacak. Kısaca feryadınızı dindirmek için Instagram’a story atmanıza, ‘ben kendimi geliştiriyorum’ şovları yapmanıza gerek yok, kendiniz için yapın ve anı yaşayın. Bu da nacizane size reçetem olsun..

II. Fasıl:

Müzik listemin karışık ve her telden olması bana oldukça keyif veren bir durum. Ben her şarkının birer ruhu olduğuna inananlardanım, her bir şarkıda ayrı bir hikâye keşfederim tekrar ve tekrar. İlk başlarda farkında olmasam da sonradan fark ettim, Rəşid Behbudov’u alışkanlığımın dışında biraz fazla dinlemeye başlamışım. Dinlemek isteyenler için, Ayrılıq ve Nazende Sevgilim parçalarını şiddetle öneririm. Derken şimdi gene Ayrılıq çalıyor kulaklığımda. Sanki uzaklardan hüzün serçesi kondu, kalbimin kurumuş gül dalına. Didem Madak’ın Ah’lar Ağacı şiiri geldi aklıma, iyice paramparça oldum. Hüzün dolduk değil mi? Tercihlere bir şey diyemem ama en azından insanın birkaç kaliteli zevk sahibi olmalı, misal müzikte. Ve fakat içimdeki hüzün müsaade etmiyor daha fazla yazmama, affola. O zaman son bir soru ile mektubumu sonlandırıyorum sevgili dost;

-Essual;

Kurumuş bağ bahçe, gitmiyorsa kara bulutlar ne yapsın dost?

Cevabını beklerim..

Berk Şahingöz
İnceleme Yazar / Mıttar Adayı

2020 Avrupa Film Ödülleri Sahiplerini Buldu

önceki yazı

Yeni Normal Gerçeği: Zoom

Sonraki Yazı

Yorumlar

Yoruma Kapalı.