Aşılması Zor Film: Nuh Tepesi

Nuh Tepesi, Cenk Ertürk’ün hem yazıp hem yönettiği ilk uzun metrajlı film. Film, ilk gösterimini geçen senenin mart ayında Tribeca Film Festivali’nde yaptı. Bu festivalden de En İyi Senaryo ve En İyi Erkek Oyuncu Ödülü (Ali Atay) ile döndü. Bir festival filmi olmasına rağmen Nuh Tepesi, alıştığımız ağdalı anlatımdan ve anlaşılmaz repliklerden uzak. Filmin başrollerinde oyunculuğuna yakışacak kelime bulamadığımız usta isim Haluk Bilginer ve gözleriyle attığı tiratlarla Ali Atay var. Cenk Ertürk, filmde umut ve huzur arayan insanlarla bundan rant sağlayan köylü kurnazlığı arasındaki çizgiyi çok iyi vermiş.

Konusu

Filmin konusu Netflix’te; orta yaş krizindeki bir adamın, babasının ölmeden önceki son isteğini yerine getirmek için birlikte yola çıkmaları olarak verilmiş. Babası İbrahim’in (Haluk Bilginer) ölmeden önceki son isteği köyündeki bir ağacın altına gömülmek. Ömer (Ali Atay) babasının bu son isteğini gerçekleştirmek için babası ile birlikte yola çıkıyor. Haluk Bilginer’in ‘’baba bakışlarını’’ baba iseniz aynada görebilirsiniz. Fakat Ömer’in babası ile ilişkileri daha farklı. Babasının gömülmek istediği ağaç köylünün dua edip, dilek dilediği kutsal bir ağaç olmuş. Ertürk filmde duyguları seyirciye geçirmeyi çok iyi biliyor. Aynı evde baba oğul kavgası içinde arada kalmış hissediyoruz kendimizi. Maalesef birçoğumuzun yabancısı olmadığı bir his bu. Ertürk işte bu hissi evlerimizden söküp beyaz perdeye fırlatmış gibi.

Nuh Tepesi Genel Bakış

Çekimler ve mekanların sahiciliği filme eksik olan kokuyu gerçeklik parfümüyle sıkmış gibi. Bir tuğla eksik olsa, bir yastık oynasa o gerçeklik uçacakmış gibi. Filmi eleştirenlerin çoğu bu havayı usta yönetmen Nuri Bilge Ceylanvari bulmuş. Fakat biz eminiz ki Ceylan da izlediğinde Türk sineması için sevindirici bir film olarak bulmuştur Nuh Tepesi’ni. Zira Nuri Bilge Ceylan da en ufak kısılan ışıktan, minik bir devrik cümleden ilk akla kendisinin gelmesinden sıkılmıştır. Filmin vurucu replikleri de cabası zaten bizce. Ali Atay’ın attığı tiratlar, henüz bir senede ‘’sinema tiratları’’ denince akla gelenler arasına girdi bile. Ertürk, Atay’a onları söyletmemiş de beynine oya gibi işlemiş gibi.

Ömer

Atlatamadığımız, filmi sırtlayan karakter. Sevilmediği için sevmeyi de kendine yakıştıramamış bir adam. Sevilmemişliğini onu en çok sevenden çıkarmış bir çocuk. Eksik anılarını sırtında gittiği yere taşıyan biri Ömer. Filmin genelinde yaşanmamış çocukluğuna değiniliyor. Öyle ki; Ömer’i köyün imamı Ahmet’le bahçede bilye oynarken de görüyoruz. Elinde taş komşunun camını kırarken de. Belki de 14 yaşında yaşaması gereken anıları 41 yaşında yeni yaşayabiliyor olması onun ağrına giden. Hayatında bu yaşına kadar bir baba figürü olmamış. Babası için ‘’Bilmiyorum ki ben de tanımıyorum adamı.’’ diyor imam Ahmet’e. Hayatında babası sadece tanımadığım bir adam olarak bulunmuş. Tanımadığı biri yanına oturmasın diye de kapının kilidine sakız yapıştırıyor zaten. Filmin sonlarına doğru babası ile arasındaki soğukluğun kapanması, arka koltuktan ön koltuğa geçmek istemesiyle de anlatılmış.

Ömer’in Isınan Soğukluğu

Aralarındaki soğukluk kapandıkça köyde bulundukları kısa zamanda fotoğraflar çekiyor babası uyurken. Zamanı sadece fotoğraflarda dondurabileceğini bilecek kadar büyümüş. Sevdiği insanların sadece fotoğraflarını yanında tutabiliyor çünkü. Karısının fotoğrafı gibi. Film boyunca Ömer’in yüzü sadece karısını gördüğünde gülüyor. Güzel olan her şeyin kötüsünü görüp öğrenmiş bir yetişkin Ömer. Nasıl baba olunmazı babasından, nasıl akraba olunmazı dayılarından… İbrahim’in ‘’Sen çok iyi bir baba olacaksın.’’ demesi de biraz bu yüzden. Kendisi Ömer’e iyi babalık yaptı diye değil, Ömer hasta yatağında kendisine babalık yapıyor diye. Hayatta yaşadıkları için hesap soracak kimsesi yok. İçindeki acıyı söküp atmasının bir yolu yok. Filmin sonunda sırtında taşıdığı çocukluğuna artık babası da ekleniyor. Babasının ölüm haberini verirken baba olduğunu öğrenen yapayalnız bir adam Ömer.

Cenk Ertürk’ün ilk elin günahı olsa bile kabul olacağı filmi Nuh Tepesi, inanıyoruz ki alacağı ödül dağlarının sadece ilk tepesi.

DOĞU dizisi incelememize buradan ulaşabilirsiniz